Çinli İle Temel

cinli-ile-temel.jpeg

Çinli’nin biri of’da bir kahvehaneye girer yüksek bir sesle,

– İçinizde bana yan bakan delikanlı varmı diye sorar,

Tabi bizim sazan Temel,

– Ben varım diye atlar,

İkisi beraber dışarıya çıkar, aradan beş dakika geçer ve Temel gözü morarmış bir halde kahveden içeri girer, hemen ardından giren Çinli’de kasıla kasıla Temel’i göstererek,

– Ona yokohamanın tekmesi tekniğiyle vurdum der.

Ertesi gün çinli yine kahveye gelir, herkese meydan okur, Temel tekrar kalkar, dışarıya çıktıktan beş dakika sonra Temel burnu kırılmış diğer gözü morarmış bir vaziyette içeri girer, arkasından içeri giren Çinli yine Temel’i göstererek,

– Bu kez ona ejderin yumruğu tekniğiyle vurdum der.

Üçüncü gün Çinli’nin restini yine Temel görür, ikisi beraber dışarı çıkarlar, herkes Temel’i beklerken, Çinli ağzı burnu kırılmış, üstü başı kan revan içinde içeri girer, hemen arkasından kasıla kasıla kahveye giren Temel, eliyle Çinliyi işaret ederek

– Ona Toyota’nın krikosuyla vurdum der!

Görünmez Kaza

gorunmez-kaza

Rize’de kaza geçiren bir işçi, olayı ayrıntılarıyla anlatmak için şantiye şefine bir mektup yazmış ki, evlere şenlik. İtiraf etmek gerekirse, klasik Karadeniz fıkralarından biri sandım ama değilmiş. Bire bir gerçek bir hikaye…

“Sayın şantiye şefim, iş kazası tutanağında planlama hatası diye yazmıştım. Bunu yeterli görmeyerek ayrıntılı bilgi istemişsiniz. Şu anda hastanede yatmama neden olan olaylar aynen aşağıdaki gibi olmuştur:

Bildiğiniz gibi ben duvar ustasıyım. İnşaatın 6. katında işimi bitirdiğimde, biraz tuğla artmıştı. Yaklaşık 250 kg olduğunu sandığım bu tuğlaları aşağıya indirmem gerekiyordu. Bunun için bir varil buldum. Ona sağlam bir ip bağladım. 6. kata çıkıp, ipi bir çıkrıktan geçirerek, ucunu aşağıya saldım. Tekrar aşağıya inip, ipi çekerek varili 6. kata çıkardım. İpin ucunu sağlam bir yere bağlayıp, tekrar yukarı çıktım. Tüm tuğlaları varile doldurup aşağı indim. Tam ipin ucunu çektim ki, kendimi havalarda buldum. Ben yaklaşık 70 kiloyum. 250 kiloluk varil aşağı düşerken, beni yukarı çekti. Heyecandan ipi bırakmayı akıl edemedim. Yolun yarısında dolu varille çarpıştık. Sanıyorum sağ iki kaburgam bu sırada kırıldı. Tam yukarı çıkınca, iki parmağım iple birlikte çıkrığa sıkıştı. Böylece parmaklarım da kırılmış oldu. O sırada yere çarpan varilin dibi çıktı ve tuğlalar etrafa dağıldı. Varil hafifleyince, bu kez ben aşağı inmeye, varil yukarı çıkmaya başladı ve yolun yarısında yine varille çarpıştık. Sol bacağımın kaval kemiği de bu sırada kırıldı. Can havliyle ipi bırakmayı akıl ettim ve tabii yaklaşık 3 kat yükseklikten aşağıya doğru düştüm. Sol kaburgalarım, sol el bileğim de o zaman kırıldı sanırım. Başımı yukarı kaldırdığımda boş varilin hızla üzerime doğru geldiğini gördüm. Kafatasımın da böylece çatladığını düşünüyorum. Bu sırada bayılmışım. Gözümü hastanede açtım. Allah’ım, herkesi böyle görünmez kazalardan korumasını diler, hürmetle ellerinizden öperim.”

Kalbimin Mezarında

kalbimin-mezarinda.jpg

En fazla içimde öldürürüm seni,

Yakarım sana olan sevgimi.

Çekerim dumanı içime,

En fazla kalbimin mezarında taşırım gittiğim yere…

Seni gözlerimden, sözlerimden, aklımdan, yüreğimden siliyorum.

Ve artık kahvemi yalnız içiyorum.

Kahve en güzel yalnızlıkla içilir biliyorum…