Nasıl Anlatayım

nasil-anlatayim.jpg

Özlemek,

Deli gibi özlemek…

Bu duyguyu gerçek anlamda yaşadığım günlerdeyim.

Nasıl anlatayım bilemedim…

Çünkü özlemek dahi iç çeker buralarda…

Ben Deliyim

ben-deliyim

Ben deliyim;

Yorgun ve yalnız kaldırımlara misafirim…

Gecenin gözleri her daim üzerimdedir.

Denizin ortasında küçük bir adayım,

Yüzme bilmem;

Yüreğimi bir yerde bırakmışım,

Bıraktığım yerlerden çok uzaklardayım.

Kapıları kapatmışım üstüme,

Sürgüleri beynime çekmişim.

Ben deliyim,

Ama çok şey bilirim…

Deli

deli.png

Adamın birisinin, arabasının lastiği tam tımarhanenin önünde patlar. Adam arabayı kenara zor yanaştırır. Sonraki işlem malum. Kriko, stepne, bijon anahtarı ve tekeri söker. Ama söktüğü 4 adet bijon, yuvarlanıp yağmur mazgalına düşer. Mazgal açılır gibi değil, bijonlar görünmüyor bile. Adam bir sağına bakar, bir soluna bakar, çaresiz kaldırıma çöker. Olayı en başından beri tımarhanenin demir parmaklıklı penceresinden izleyen bir deli, seslenir;
– Ula salak! Sen ne yapıyorsun orada öyle?
– Sorma birader, lastik patladı ve değiştirirken bijonları mazgala düşürdüm.
– Düşündüğün şeye bak! Diğer lastiklerden birer tane bijon çıkar.
Hepsi 3 bijonlu olsun. Seni, lastikçiye kadar idare eder.
Adam hemen denileni yapar. Ve akıl hastanesindeki deliye seslenir:
– Senin ne işin var tımarhanede?
Cevap müthiştir.
– Biz burada delilikten yatıyoruz kardeşim, salaklıktan değil…