Aman Tanrım

Amerika'da koyu dindar dört kadın, bir yandan kahve içiyorlar, bir yandan sohbet ediyorlardı. 

Birinci kadın oğlundan söz açtı:

"Benim oğlum rahiptir. Bir topluluğa girdiğinde onu gören herkes kendisine 'Peder' der".

İkinci kadın da kendi oğlundan söz etti:

"Benim oğlum ise papazdır. Bir topluluğa girdiğinde onu gören herkes kendisine 'Aziz Peder' der."

Üçüncü kadın da oğluyla övündü:

"Benim oğlum ise kardinaldir. Bir topluluğa girdiğinde onu gören herkes kendisine 'Yüce Aziz' der."

Üç kadın oğullarıyla övünmelerini bitirdikten sonra dördünü kadını dinlemeye hazır olduklarını belirtmek için gözlerini ona dikerler ve beklemeye başlarlar. Fakat dördüncü kadın konuşmuyor, büyük bir keyifle kahvesini yudumluyordur.

İlk üç kadın bir ağızdan sorarlar:

"Ya senin oğlun. Sen de söz etsene oğlundan..." 

Dördüncü kadın kahvesinden son yudumunu da aldıktan sonra ağır ağır konuşarak oğlunu anlatmaya başlar:

"Benim oğlum 1.95 boyunda, dalgalı siyah saçlı, yeşil gözlü, geniş omuzlu, atletik yapılı, son derece şık giyinen ve 27 yaşında olmasına rağmen çok zengin bir kişidir. Bir topluluğa girdiğinde onu gören tüm kadınlar birbirlerinin kulaklarına eğilirler ve 'Aman Tanrım' derler."

Yarım Kalan Beste

Yarım kalan bir besteyi tamamladım bu gece,

Ve hiç dinmeyen bir sızıyı kapatmaya çalıştım,

Beceremedim.

Kalbim zayıftı sanırım ve ruhum toz bulutlarına dönüşmüştü.

Sessizce bir çığlık attım, sadece gökyüzünde ve acılı ruhlarda duyulan.

Sustum yine, belki de bu benim son susuşumdu ve bir daha,

Hiç konuşmayışım…

Senin kokundu benim her şeyimi erteleyişim olan, şimdi o da yok.

Bir sabah aynaya baktığımda neden dedim, neden bıraktım ben onu?

Hem de her şeyin tam doruğuna gelmişken.

Susuyorum işte yine, ne adımı an artık ne de kalbimi acıt.

Ve sana verdiklerimi de geri ver bana…

Ama her şeyden önce kalbimi istiyorum.

Taşlaşmış ruhuna sor nereye koydun onu…

Gözlerimden gelen yaşlar kan oldu süzüldüler avuçlarıma,

Ağlamıyorum sevgilim ağlamıyorum korkma.

Sadece üzülüyorum kırık oyuncak gibi atılmış duygularıma.

Ağlamadan ve sızlamadan başım dik yürüyorum şimdi uzaklara, çok uzaklara.

Hayat soruyorum sana nereye saklıyorsun kırgın mutsuzluğumu?

Çok geçmeden ver bana.

Ver ki; biraz daha öleyim,

Ver ki; biraz daha körelteyim kalbimin diğer yarısını da…

Kedim bile terk etti beni, sokaklara vurdum kendimi.

Ve yalnızlığımı sadece sokak kedileri biliyor.

Gözlerimin içine bakarak onlarda yaş döküyor bana.

Her sabah pencereme gelen kuşlar gelmez oldu,

Ve artık seninle uyandığım masmavi gökyüzü simsiyah bana…

Eğer bir gün aklına gelirsem kalbini aç,

Orada bir gözyaşı daha bıraktım sana…

Gönül Ver

Seninle birlikte olmak isteyen birine aşık ol.

Seni bekleyebilecek birine,

Seni en sinirli olduğun anda bile anlayabilecek,

Sana yardım edebilecek,

Yön gösterebilecek,

Destekleyebilecek umut verebilecek.

Seninle kavga ettikten sonra konuşabilecek birine gönül ver.