Aşık-ı Sadık Menem

asik-i-sadik-menem

Mende Mecnundan füzun aşıklık istidadı var,
Aşık-ı sadık menem Mecnun’un ancak adı var.

Kıl tefahür kim senin hem var ben tek aşıkın,
Leyla’nın Mecnun’u Şirin’in eğer Ferhad’ı var.

Ehl-i temkinem meni benzetme ey gül bülbüle,
Derde sabrı yok anın her lahza bin feryadı var.

Öyle bed-halem ki ahvalim görende şad ol,
Her kimin kim dehr cevrinden dil-i naşadı var.

Gezme ey gönlüm kuşu gafil feza-yı aşkta,
Kim bu sahranın güzer-gahında çok sayyadı var.

Ey Fuzuli aşk menin kılma nasihten kabul,
Akıl tedbiridir ol sanma ki bir bünyadı var…

 

Bende mecnundan daha fazla aşıklık özellikleri var,
Sadık olan aşık benim, Mecnunun sadece adı var.

Ben senin aşığınım ki bununla övünmelisin,
Nasıl Leyla’nın Mecnun’u, Şirin’in Ferhad’ı var.

Aklım başımda ey gül beni bülbüle benzetme,
Onun derde sabrı yok her an feryadı var.

Öyle kötü haldeyim ki halimi görenler mutlu olur,
Zamanın çarkından kimin neşesiz bir gönlü var.

Ey gönlümün kuşu, aşk aleminde boş boş gezme,
Çünkü bu alemin her yolunda birçok avcısı var.

Ey Fuzuli! Aşkı yasaklayan nasihatçıya uyma,
O aklın tedbiridir sanma ki onun bir temeli var.

Bir Bardak Süt

bir-bardak-sut

Nurgül, yoksul bir ailenin çocuğuydu ve okul giderlerini karşılamak için kapı kapı dolaşarak eşyalar satıyordu.
O gün, hiçbir şey satamamıştı ve karnı da çok açtı.
Bundan sonra çalacağı ilk kapıdan yiyecek bir şeyler istemeye karar verdi.

Kapıyı açan sevimli genç bayanı görünce utandı.
Yiyecek bir şeyler yerine:

“Affedersiniz, bir bardak su rica edebilir miyim?” diyebildi yalnızca.

Genç bayan, çocuğun aç olabileceğini düşünerek kocaman bir bardak süt getirdi ona. Çocuk, sütü yavaş yavaş içine sindirerek içtikten sonra :

“Çok teşekkür ederim, borcum ne kadar?” diye sordu genç bayana.

Genç Bayan, “Borcunuz yok” diyerek, yüzünde sıcak bir gülümsemeyle devam etti;

“Annem, gösterdiğimiz şefkat ve nezaket karşılığı olarak asla bir bedel ödenmesini beklemememizi öğretti bize” dedi.

Çocuk :

“O halde çok teşekkürler, yürekten teşekkür ederim size” dedi.

Nurgül, evin önünden ayrıldığı zaman kendisini yalnızca bedensel olarak değil, ruhsal olarak da güçlü hissediyordu.

Yıllar sonra genç bayan çok ender rastlanan bir hastalığa yakalanmıştı. Yöredeki doktorlar çaresiz kalınca, hastalığı ile ilgili araştırmalar yapılması için onu büyük kente gönderdiler.

Dr. Nurgül, görüş alışverişi yapması için çağrıldığı hastanın hangi kasabadan geldiğini duyunca heyecanlandı. Artık genç olmasa da yıllar önce kendisine sevgiyle yaklaşan bayanı ilk gördüğü anda tanımıştı ve onun yaşamını kurtarmak için elinden geleni yaptı.

Uzun süren tedaviden sonra bayan sağlığına kavuştu. Dr. Nurgül, denetlemesi için önüne getirilen faturaya şöyle bir baktı ve üstüne bir şeyler yazarak zarfın içine koydu ve hasta bayanın odasına gönderdi.

Kadın elleri titreyerek aldı zarfı eline.

Açmaya korkuyordu… Hastane faturasını asla ödeyemeyeceğini ve geri kalan yaşamı boyunca bu faturayı ödemek için çalışacağını biliyordu. Sonunda zarfı açtı ve faturaya iliştirilmiş bir not dikkatini çekti. Kâğıtta şunlar yazılıydı:

“Hastane giderlerinin tamamı bir bardak süt karşılığı ödenmiştir.”